Standartlar Lideri ISO 9000 Ailesinin Doğuşu Ve Yükselişi
Standartların neden gerekli olduğunu anlamak için bir işi tekrar tekrar yapmak gerekir. Çünkü standartlar, yalnızca tek seferde/bir kerelik yapılan işlerde fayda sağlamaz.
Standardın faydasını görmek için aynı işi ya da benzer işi defalarca yapmak gerekmektedir. Çünkü standartların yararı, defalarca yapılan işlerde ortaya çıkar. Eğer benzer işlerde belli bir kalite yakalamak gerekiyorsa standartlar her zaman lazımdır.
Kalite Standartları Lideri ISO
Kalite standardı deyince akla ilk gelen ISO’dur. Çünkü ISO onlarca farklı ülke temsilcilerinin katılımıyla belirlenen ve en geniş çapta kullanılan standartlar hazırlayan bir kuruluştur. Bu yazıda ISO standartlarının temeli olan ISO 9000 standardının geçmişi hakkında bilgi vereceğiz. Standardın nasıl ortaya çıktığını ve hangi koşullarda yükselişe geçtiği üzerinde duracağız.
Standardizasyon Çalışmaların Tarihteki Yeri
İlk olarak konuyu en başa saralım ve milattan önce 4000 yılına kadar gidelim. Tarihçiler, ilk standardizasyon çalışmalarını MÖ 4. yüzyılda yaşayan topluluk olan Sümerlere kadar uzandırır. Çünkü ev inşaatları ve su kanal projeleri vb. planlamaların sistematik bir şekilde yapıldığını ilk kez Sümerler zamanında görürüz. Daha sonra Mısır ve Babil gibi uygarlıklar da inşa ettikleri sistematik yapılarla tarih sahnesinde özel bir konumda bulunurlar. Bu bahsettiğimiz uygarlıklar yerleşik hayatta kullandıkları yapıları inşa ederken belli ölçülerde malzeme kullandıkları için bir standart yakalamışlardır. Dolaysıyla tarihteki ilk standart çalışmalarının MÖ 4. yüzyıla kadar uzandığını ifade edebiliriz.
Çağdaş Standardizasyon Çalışmaları
Modern anlamdaki standardizasyon anlayışı ise 18. yüzyıl sonrasında yerleşmeye başlamıştır. 18. yüzyıla denk gelen endüstri devrimi, dünyanın üretim ve tüketim anlayışını kökünden değiştirerek yepyeni bir dünya yaratmıştır. Sanayi ve fabrikalar, modern hayata yön veren üretim biçimlerine dönüşmüş ve birtakım standartların yakalanması gerektiğini net bir biçimde ortaya koymuştur.
Modern standardizasyon çalışmalarında Eli Whitney isimli mucidin önemli bir yeri olduğunu ifade edelim. Çünkü 1765 doğumlu Eli Whitney, standart anlayışını kitlesel üretime getiren ilk kişidir. Tüfek üretimi yapmak için belli bir standart yakalayan Eli Whitney’in ardından Avrupa’nın güçlü ülkeleri de standart çalışmalarına başlamıştır. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ABD, İsveç, Hollanda, Rusya ve Fransa gibi ülkeler standart konusunda birtakım yönergeler geliştiren ülkeler arasında yer almıştır. Ancak her ülkede farklı standartların varlığı genel anlamda üretim anlayışına bir katkı sağlamamış ve farklı ülkelerde de geçerli olan bir standart yaratmak gerektiğinin vakti gelmişti.
ISO 9000 Temelleri Atılıyor
Uluslararası anlamda geçerliliği olan standardizasyon anlayışını hızlandıran önemli gelişmelerden biri 2. Dünya Savaşı oldu. Savaşın yarattığı yıkım sonrası ülkeler bakım ve onarım çalışmalarına hız verdi. Ancak birbirine komşu olan ülkelerde birtakım uyumsuzluklar görülüyordu. İkinci Dünya Savaşı sonrası globalleşmeye başlayan dünyadaki farklılıklar üretim, tüketim ve Pazar alanı yaratma konusunda bir sorun oluşturabilirdi.
Bu bağlamda genel standart ilkelerinin benimsenmesi adına en önemli adım 1947 yılında atıldı. 1947’de Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) kuruldu ve artık farklı ülkelerdeki üretim tüketim dengeleri tek bir merkezden yönetilebilecekti. Fakat 1947’den sonra bir müddet daha ülkeler kendi standartlarına bağlı kalmaya devam etti. 1979 yılında önemli bir adım daha geldi ve Teknik Komite (Technical Committee 176 (ISO/TC 176) isimli bir oluşum ortaya çıktı. ABD, Kanada ve İngiltere ülke temsilcilerinden oluşan bu oluşumun amacı evrensel kalite standartları yakalamaktı.
1987 yılında ise Teknik Komite Kurulu, tüm dünyayı yepyeni bir standartla tanıştırdı. Bu standarda ISO 9000 adı verildi. O zamana kadar geçerli olan İngiliz standartları dönemin şartlarına uyarlandı ve ISO 9000 ilkeleri oluşturuldu. Ancak ISO 9000, evrensel standart ilkeleri konusunda genel bir çerçeve sunuyordu. Bu genel standardın ayrıntısına indiğimizde 3 farklı bölüme ayrılan standartlar dikkat çekiyordu:
- ISO 9001: Tasarlayan, üreten ve hizmet veren kuruluşlar için geliştirildi.
- ISO 9002: Tasarım yapmayan yalnızca üreten ve hizmet veren kuruluşlar için geliştirildi.
- ISO 9003: Tasarlamayan ve üretmeyen sadece dağıtım yapan ve test işlemi gerçekleştirilen kuruluşlar için geliştirildi.
ISO 9000’in Yükselişi
ISO 9000 standardı, profesyonel iş hayatında yeni bir kapı araladı. ISO 9000’den önce mil-q-9858 ve mil-i-45208 gibi muayene ve sistem kontrolleri yapmayı öngören birtakım anlayışlar geçerliydi. Ancak bu anlayışlar, yeteri kadar esnek değildi. Aynı zamanda üretim sürecinde birçok zarara neden oluyordu. Fakat ISO 9000, yepyeni bir anlayış getirdi ve işletmeler bu standardın yarattığı devrimin çok geçmeden farkına vardı.
Çünkü ISO 9000 standardı, işletmelerin organizasyon yapıları için son derece uyumlu direktifler içeriyordu. En önemlisi de işletme ve kuruluşların ihtiyaçlarını oldukça başarılı bir şekilde karşılamayı başarmasıydı. Standardı uygulayan ilk profesyoneller, standardın yaygınlaşması adına şu sloganı buldular: “Yaptığınızı Yazın, Yazdığınızı Yapın ve Yaptığınızdan Emin Olun”
Peki, tüm işletmeleri yakından ilgilendiren bu sloganla nasıl bir mesaj verilmek istendi?
- Yaptığınızı Yazın: Bu tabir, dokümantasyon aşamasını ifade eder. Hangi aşamada neyin yapıldığını unutmamak için standardı ilk uygulayanlar notlarını aldılar. Daha sonra bunu tutarlı bir yönergelere dönüştürdüler. Örgüt için etkileşim ve doğru bir iş süreci böylelikle daha kolay hale geldi.
- Yazdığınızı Yapın: En doğru yol, daha önce denenen ve başarılı sonuç veren yoldur. Eğer yapılan bir işlem ihtiyaçları karşılayan bir netice sunuyorsa, tutarlı ve sistematik olan ilk işleme bağlı kalmak gerekir.
- Yaptığınızdan Emin Olun: Sloganın üçüncü aşaması ise genel bir kalite yönetim sistemi ile ilişkilendirilir. Çünkü Kalite Yönetim Sistemi içinde her aşamanın bir görevi vardır. Bu aşamalar birbirlerine bağlıdır. Bir proses yaklaşımı sunan kalite yönetim sistemi ile her aşamasının etkin çalıştığı önceden kontrol edilmiştir. Bu nedenle standart ilkelerine (ISO 9000 yönergelerine) bağlı kalmak için geriye dönük olarak her işlemin standartlara uygun bir şekilde yapıldığı kontrol edilmelidir.
Standartlara Uygunluk Nasıl Sağlandı?
1987 yılında ISO 9000 standardının geliştirilmesiyle işletmeler ve farklı ölçekli organizasyonlar, artık üretimde nasıl bir standart yakalamaları gerektiklerinin farkına vardı. Ancak halen daha birtakım soru işaretleri devam ediyordu: Peki, standartlara uygunluk nasıl denetlenecekti?
ISO tarafından belirlenen standartlara uygunluğun denetlenmesi son derece önemli bir konu haline geldi ve çokça tartışıldı. Çünkü küreselleşmenin etkisiyle ülkeler arasında sınırlar yok olmuş ve şirketler ürün/hizmetlerini farklı ülkelere rahatlıkla ulaştırmaya başlamıştı. Fakat bu durum, farklı pazarlarda ürünlerini sunan şirketlere belge veren ISO organizasyona büyük bir sorumluluk yüklüyordu. Çünkü bu şirketlerin sahip olduğu ISO belgesi gereğince kaliteli olduklarına şüphe yoktu. Peki, belgeli olan bu şirketler gerçekten kaliteli miydi? ISO belgeli veya ISO standartlarına göre üretim yapan şirketler, yeteri kadar kaliteli mal ve hizmetler mi üretiyordu? ISO belgesine sahip olan organizasyonların yüksek nitelikli ve sağlıklı ürün/hizmet ürettikleri nasıl anlaşılacaktı?
Dolayısıyla şirketlere ISO belgesi veren ISO organizasyonu farklı ülkelerin vatandaşlarına karşı sorumlu duruma düştüler. ISO yetkilileri, ilk önce denetim rolü üstlenmesi için hükümetlerden yardım istedi ancak hükümetler böyle bir hakem rolünü kabul etmedi. Denetleme işlemi için sivil ve bağımsız kuruluşların oluşturulması fikri ortaya çıktı ve bu fikir kabul gördü. Böylece denetleme ve belgelendirme kuruluşları ortaya çıktı.
Denetim ve belgelendirme kuruluşları, ISO’ya bağlı olarak çalışmaya başladılar. ISO tarafından akredite edildiler ve çeşitli eğitimden geçirildiler. Böylece profesyonel denetim ve belgelendirme uzmanları, ISO adına şirketlerin üretim ve yönetim süreçlerini denetlemeye başladılar. 2000’li yıllara doğru gelirken sistem tamamen oturmaya başladı. Artık ISO fenomeni, dünya çapında işletme ve organizasyonlar tarafından tanındı ve önemli bir kalite standardı haline geldi.
ISO Standart Revizyonu
ISO standart denetimlerini yapan Teknik Komite, zaman zaman standartların işletmelerin üretim ve yönetim anlayışları ile çelişki içinde olduğunu tespit etti. Standartlar, organizasyonlar için fayda sağlamıyorsa, herhangi bir kıymeti yoktu. Dolayısıyla dönemsel olarak ortaya çıkan sorunların çözümü şarttı. Bu nedenle de ISO standartları revizyon süreçleri başladı.
Revizyonlar ile ana hedef, organizasyonların daha doğru ve verimli yönetim ilkelerine bağlı kalmalarını sağlamaktı. Zira teknoloji sürekli olarak gelişiyor ve organizasyonların da hem teknolojik hem de toplumsal değişimlere ayak uydurmaları gerekiyordu. İşte dönemsel olarak uyumsuzlukları gidermek için belli dönemlerde standartlar yenilendi. Bu yenilikler ISO revizyonları olarak tanıtıldı.
- ISO 9001:1994
İlk ISO revizyonu 1994 yılında geldi. Bu revizyonun amacı dokümantasyonların hızını kesmekti. Doküman süreçlerini yavaşlatarak süreç daha da hızlandı.
- ISO 9001:2000
2000 yılındaki revizyon ile ISO standardı yeniden belirlendi. ISO 9001, 9002 ve 9003 standartları 2000 yılında revizyonla tek bir standart haline getirildi. 2000 revizyonu diğer ISO revizyonları içinde önemli bir roldedir. Çünkü 2000 revizyonu ile birlikte yönetim sürecine proaktif bir anlayış dahil oldu. Artık işletmeler, risk ve fırsatları önceden görebilecek ve buna göre çalışmalarına sürdürebilecekti. Aynı zamanda ISO 9001:2000 revizyonu ile organizasyonların üst yönetimleri çok daha fazla sorumluluk almaya başladı.
- ISO 9001:2008
2008 revizyonu ile 2000 yılında yapılan değişikliklerin eksiklikleri tamamlandı. Ayrıca da genel kalite yönetim sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ile uyumlu hale getirildi.
- ISO 9001:2015
Son değişiklik ise 2015 yılında yapıldı. 2015 revizyonu, 2000 yılındaki revizyonun daha kapsamlı bir hale getirilmiş versiyonudur diyebiliriz. 2015 güncellemesi ile birlikte önleyici tedbirlerin yerine risk temelli düşünce mantığı geldi. Risk temelli düşünme ise olabilecek tüm ihtimaller üzerine hazırlıklı olma anlayışı üzerine kurulu olan bir sistemdir. Diğer yandan çalışan performansını ve iş verimliliğini artırmaya yönelik yeni anlayışlar da 2015 revizyonu ile standart ilkeleri arasında önem kazandı.
ISO 9001’in Geleceği
ISO standardının ilk kuruluşundan günümüze kadar olan serüvenini mercek altına aldık. Uluslararası anlamda oldukça güven veren ISO standardı, organizasyonların başarılarında büyük bir paya sahip. 1990’larda yükselişe geçen standart, günümüzde tam anlamıyla bir otorite olmuş durumda. ISO 9001 belgesi olan şirketler prestijlerini artırarak çalışmalarını sürdürme şansı yakalamış durumda. Aynı zamanda çevre sağlığını korumaya yönelik çalışmaları da şirketlerin imajını güçlendirmekte.
Son yapılan araştırmaya göre dünyada 190’dan fazla ülkede ISO 9001 belgesi kullanılıyor. Belge sahibi olan şirket/organizasyon sayısı ise yaklaşık 1,5 milyon. Bu rakamlar gösteriyor ki ISO standardı birçok işletmeye yol gösterici olan önemli bir belge rolü üstleniyor. Revizyon ve güncellemeler ise ISO standardından alınan verimin çok daha fazla olmasını sağlıyor.
ISO 9001, aldığı her güncelleme ile şirketlerin başarısını artırmaya odaklanmaktadır. Bunu yaparken insan ve çevre sağlığına yönelik de birtakım prosedürler geliştirmektedir. Dolayısıyla gelecekte rekabetin daha da artacağını düşünürsek; işletmelerin farklı yönlerden belli standartlara bağlı kalmaları her açıdan faydalarını olacaktır. ISO 9001 ise bu standartlara uyum sağlayan örgütlerin geçmişte olduğu gibi hedeflerine daha kolay ulaşmalarını sağlayacaktır. ISO 9001’in rekabet, kalite, sürdürülebilir başarı ve toplumsal fayda gibi temel ilkeleri gözeten şirketlere gelecekte de fayda sunacağını net olarak ifade etmemiz mümkün.